Türkiye’de Eğitim Sistemi ve Öğretmen Yetiştirme Nasıl Olmalı

Eğitim Tarihinde, kendi ülkelerinden başka ülkelerin eğitim sistemlerini inceleyen, kendi ülkesinde tasviri mahiyette tanıtan ve buradan kendi ülkesi için sonuçlar çıkaran, reform önerileri getiren düşünürler olmuştur. Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de eğitimin kalitesini artırmak için çeşitli çalışmalar, araştırmalar yürütülmektedir.

Eğitim sistemleri, öğretmen yetiştirme politikaları, istihdam sorunu, orta öğretime geçiş sistemleri, sosyoekonomik düzeyleri ve PISA sınavlarındaki başarıları açısından karşılaştırıldığında çok fazla farklılıklar olduğu aşikârdır.

Zorunlu eğitimin yaş gruplarına göre ya da öğretim kademelerine göre yapılandırılması, ülkeler arasında farklılıklar göstermektedir.

Ortaöğretime geçiş sadece Türkiye’de değil birçok ülkede sorun olmaktadır. Kademeler arası geçiş sistemleri incelendiğinde öğrencilerin akademik başarılarına göre liselere ayrıştırılması yerine, öğrencilere okul içinde ilgi ve yeteneklerine göre ders seçenekleri sunulmasıdır. Almanya ortaöğretimde branşlara göre yapılanma oldukça katıdır. Mesleki ve teknik eğitimin, tanımlanmış yeterlilikler ve meslek standartları çerçevesinde gerçekleştirilmektedir ayrıca meslek eğitiminin önemli bir kısmı da işbaşında ya da işletmelerde gerçekleşmektedir. Bu sebepten dolayı Almanya eğitim sisteminde sanayi toplumu olmasının açıkça kanıtı ortaya çıkmaktadır. İş başında istihdama göre eğitim sistemlerini düzenlediklerinden öğrenciler gelecek kaygısı duymadan yapacakları işe odaklanmaktadırlar.

İsveç’te eğitim sistemi yaşam boyu öğrenme ilkesi üzerine kuruludur. Finlandiya’da ise eğitim politikası tüm nüfusa olabildiğince yüksek düzeyde eğitim verilmesi üzerine kurulmuştur. Eğitimin genel hedeflerine bakıldığında, Türkiye’nin milliyetçiliği ön plana çıkaran bir yaklaşım benimsediği söylenebilir. Buna karşılık Singapur’un daha bireysel hedeflere dönük hedefleri olduğu görülmektedir. Finlandiya ise; müfredatları yaparak öğrenme prensibine göre düzenlenmiş. Öğrenciler sınıf içinde serbest bir şekilde gezebiliyor. Öğrenciler öğretmen baskısı altında kalmadan ders işleyebiliyor. Her çocuğa kendi öğrenme yöntemine göre ödev veriliyor.

Aynı sistem Singapur eğitim sisteminde de geçerlidir. Singapur’da da öğrencilerin başarılarına göre EM1, EM2, EM3 gibi eğitim programı hazırlıyor. Bu şekilde her öğrenci başarılı olacağı eğitim sistemi ile karşı karşıya kalmaktadır. Bireysel öğretim programları ile karşı karşıya kalan öğrencilerin özgüvenleri yüksek oluyor ve rakip olacak görecekleri kişi de kendi seviyesinde olduğu için rakip olmaktan ziyade yardımlaşacağı bir arkadaşı haline gelmektedir. Finlandiya’da NLP teknikleri öğretmenler tarafından derslerde uygulanmaktadır. Bazı dersleri farklı yaş grubundaki öğrenciler bir arada dersleri işlemekteler. Bu şekilde öğrenciler akranlar arası öğrenme ortamlarında daha iyi öğrenecekleri eğitim ortamları sağlarlar. Öğrencilere okulda yapabilecekleri işlerde görev verilmektedir. Bitkilerin bakımı, kütüphanedeki işler, atık kâğıtların toplanması, bahçe ve akvaryum işleri, mutfak yardımı gibi gündelik işleri öğrenciler sırayla bu işlerde görev almaktadırlar.

Almanya’da da durum farklı değildir. Burada öğrenciler gene başarı durumlarına göre orta öğretime yönlendirilmektedir. İlkokul seviyesinde az başarılı olan öğrenciler Hauptscule, orta düzeyde başarılı olanları Realschule, başarılı olanları ise Gymnasium adlı okullara yönlendirmektedir. Bu şekilde diğer ülkelerde olduğu gibi her öğrenci başarabileceği bir eğitim programı ile karşı karşıya kalmaktadır.

Türkiye’de de ortaokula genel ya da mesleki eğitim olarak ayrılmakta ama başarı durumuna göre bir ayrım yapılmamaktadır. Bu ayrımı orta öğretime geçerken sağlamaktadır.

Öğretmen yetiştirme programı açısından ülkelerin durumlarına bakıldığında Finlandiya’da öğretmen olmak için, liseden mezun olup üç aşamalı kabul testinde başarılı olmak zorunlu.

Birinci aşamada, kitap sınavıyla, bilgiyi araştırma, sentez yapabilme, eleştirel açıdan bilgiyi yorumlama, analiz etme yeteneği test ediliyor. İkinci aşamada, mülakat aşamasında, kişilik ve karakter yapısı bakımından öğretmenlik mesleğine uygun olup olmadığı analiz ediliyor. Son aşamada ise adaylardan örnek bir ders anlatması veya grup tartışmasını yönetmesi istenerek sosyal yönü, konuşma, sunum ve yönetim yetenekleri ölçülüyor.

Bu aşamaların sonunda öğretmenlik için müracaat edenlerin sadece yüzde 10’u öğretmen yetiştirme programına kabul ediliyor.

Finlandiya’da öğretmenlik lisans programı boyunca, öğrencilerin her yıl birer ay uygulama okullarında ders anlatarak staj yapma zorunlulukları vardır. Stajları hem üniversitedeki öğretmenleri, hem de öğrenciler tarafından değerlendirmeye alınmaktadır. Staj değerlendirmesi mezuniyet yeterliliğinde çok önemlidir. Singapur’da öğretmen yetiştirme politikası açısından bakıldığında Finlandiya’da olduğu gibi en başarılı üç de birlik kesimden öğretmenler seçilmektedir.

Türkiye’de ise orta seviye de hatta bazı öğretmenlik mesleklerinde daha düşük seviyede öğrenci grubundan seçilmektedir. Pedagojik açıdan bakıldığında Singapur’un ve Finlandiya’nın ders içerikleri daha yoğun bir biçimde oluşturulmuştur. Öğretmenlerin Singapur’da ayrıca iki uzmanlık alanı vardır. Türkiye’de öğretmenlik stajı sadece 3. sınıfın ikinci dönemi ve 4. sınıfta yapılabilir o da ne yazık ki KPSS sınavının hazırlıkları nedeniyle hedeflere ulaşamaz ve atanırken mezuniyet ortalamasının da bir önemi yoktur. Tüm ülkelerde mezuniyet şartlarından birisi, öğretmen adaylarının aldıkları derslerden başarılı olmalarıdır. Mezun olabilmek için, öğretmen adaylarının ortalama başarı düzeyi, en az Türkiye’de 4’lük sistemde 2, Singapur’da 5’lik sistemde 2 olmalıdır.

Finlandiya’da programı tamamladıklarında aldıkları belgede çalışmalar kabul edilebilir derecede tamamlanmıştır, ifadeli bir yazı olmalıdır. Kabul edilebilir demek ise ortalamanın 5 üzerinden 3 olması demektir. Ayrıca, diğer ülkelerden farklı olarak, Finlandiya’da öğretmen adayları yüksek lisans eğitimi tamamlarlar. Almanya’da her üniversite not sistemini kendisi belirler ancak genel uygulama bir dersten başarılı olmak için 4 üzerinden 2 alınmasıdır.

Türkiye’de öğrenciler sadece sınav puanlarına göre öğretmen yetiştirme programlarına yerleştirilmektedirler. Singapur, Finlandiya ve Japonya’da ek sınavlar ve mülakatlar uygulanmaktadır. Bu durum, bilişsel veya duyuşsal yönden Finlandiya ve Singapur’da öğretmenlik mesleğine daha uygun kişilerin programlara seçilme şansını artırmaktadır.

PISA gibi uluslararası sınavlar, ülkemizdeki eğitim çıktılarının ve dolayısıyla eğitim sistemimizin performansının saptanması için kritik önemdedir.

Singapur’un PISA 2012 ve daha önceki yıllarda ilk sıralarda yer alındığı bilinmektedir. Başarısının ardında birçok sebep gösterilmektedir. Bunlardan biride Singapur matematiğidir. Singapur Matematiğinin temelleri Jerome Bruner’in eğitim anlayışına dayanmaktadır. Öğrencilerin düşünme becerilerini geliştiren, bilginin ezberlenmesini değil öğrenilmesini sağlayan bir eğitim türüdür. Konuları Milli Eğitim müfredatından çok büyük farklılıklar göstermeyen Singapur Matematiği, öğrencileri problem çözmeye ve temel matematik kavramlarını öğrenmeye yönlendirir. Az konu ve derinlemesine uzmanlık ilkesi ile öğrencilerin çalıştığı konuları tam olarak öğrenmesini sağlar. Problem çözme yoluyla öğrencilerin düşünme, akıl yürütme, iletişim, uygulama ve kullanma becerilerini geliştirir. Buradan yola çıkarak Singapur Matematiği; somuttan görsele, görselden soyuta doğru bir yol izlemektedir. Öğretim süreçleri sırasında tüm aşamalara yeterince zaman ayrılarak öğrencilerin uzmanlaşması sağlanmaktadır. Bu eğitim istemi ile özellikle matematik alanında çok başarılı olduğu gözlemlenmektedir.

Türkiye’de rekabet ortamının olması, iş bulmak için sınavlardan başarılı olmak zorunda olunması, gelecek kaygısı, aile ve toplum baskısı gibi sebeplerden dolayı öğrenciler okulu çok sevmemekte ve genel başarı oranının düşük olduğu gözlemlenmektedir.


Soru Sorun